1 Şubat 2011 Salı

Meyra'dan Bir Mimmm

Sevgili Meyra derki;
Bir mim_dir , iki mim_dir, üç mim_dir  :)

“Okuma serüveninizde unutamadığınız, hayatınızın bir dönemine, özellikle de çocukluğunuz ve ilk gençliğinizin hayal dünyasının oluşumuna etki eden yazar kim? Hangi kitabı elinize aldığınızda döner gidersiniz o günlere?”


Ve gün gelir bugün beni mimler.
Bu mimine içten bir şekilde cevap yazıyorum Meyracım.
Not: Bu arada hiç üşenmeyip iki arada bir derede hikayemde bahsettiğim gibi bir elma ağcı çizdim :)



     Okumaya dair ilk hatırladığım şey;
      İlkokul birinci sınıftayken öğretmenimizin sınıfın duvarına astığı kocaman bir elma ağacıydı. Kartonun üzerine bir ağaç çizmiş ve ağaçta da sınıf mevcudu kadar elma vardı. Fakat elmalar beyazdı.
     Öğretmenimiz dedi ki:
-Okuma seviyenize göre bu elmaları birlikte kıpkırmızı boyayacağız çocuklar.
Her hafta bize bir şeyler okuturdu. Düzgün okuyanların elmasını her hafta yavaş yavaş kırmızıya boyardı.
Kesintisiz seri bir şekilde okumaya başlayan öğrencinin elması kıpkırmızı olurdu.
Benim elmam biraz geç kızardı gibi hatırlıyorum. Benden önce en azından 3-5 kişinin elması kızarmıştı.

     Okumayı öğrendikten sonra, okumaktan pek hoşlanmadığımı fark ettim. Hatta ciddi ciddi ortaokul yıllarına kadar hiç sevmedim okumayı. Verilen ödevlerle okumak; bir görev bir zorunluluk gibi geliyordu. Bense okumaktan hep kaçıyorum. Öğretmenin ödev olarak verdiği okuma kitaplarının sayfalarını atlaya atlaya okuyor kendimce uyduruk özetler çıkartıyordum.


Sonra ortaokul zamanı okumak zorunluluktan çıkmıştı sanki. Dilediğim zaman dilediğim kitabı dergiyi okuma lüksüm vardı artık. Ve o zamanlardan aklımda yer eden kitap: 
Zlata'nın Günlüğü


Zlata, Saraybosna’da yaşayan 11 yaşında mutlu bir kız çocuğuydu. Günlük tutmaya başladığında bir gün bunun bir belgesel niteliği taşıyacağını hiç tahmin etmemişti.
Sonunda savaş başladı. Zlata’nın mutlu yaşamı her an bir bombanın hedefi olmak korkusu, çevresindeki insanların ölümleri ile altüst oldu. Susuz, elektriksiz, yiyeceksiz bir yaşam başladı. Zlata, “Mimmy” adını verdiği günlüğüne yazmaya devam etti. Tıpkı Anne Frank gibi. Zlata artık Paris’te yaşıyor ve özgür. Ama onun görebildiği gerçekleri politikacıların nasıl olup da göremediğini hala anlamıyor.

Bu kitaptan o kadar çok etkilenmiştim ki... Sanırım okuduğumda 12 yaşında falandım. Okurken ağladığımı birde Zlata'dan etkilenip günlük tutmaya başladığımı hatırlıyorum. Bu kitabı ne zaman görsem yada aklıma gelse 12 yaşındaki duygusal küçük kızı hatırlıyorum. 
Ve bunu bana tekrar hatırlattığı için Meyracığıma sonsuz sevgiler iletiyorum.

2 yorum:

  1. vavvv çok hızlısın süpersin:)) teşekkür ederim:)
    insan o yaşlarda nasılda çabuk etkileniyor okuduğu kitaptan,sonrada kesin bir uygulama kahramanınkinden..!Gerçi ben halaa etkilenirim:))

    YanıtlaSil
  2. Asıl bana bu konuda yazma fırsatı verdiğin için ben sana tesekkür ederim Meyracım ;)

    YanıtlaSil

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...