Günümüzün dizileri… Birçoğumuz şikâyet ediyoruz. Hep hüzün, hep gözyaşı, hep kötülük, hep sorunlar var. İzlerken insanın içini karartıyor. Birde bir gerçek var ki, izlemekten kendimizi alamıyoruz. Benimde aşağı yukarı her gün bir dizim var. Eşim izlememe çok kızıyor ve ben ısrarla izleyince salonda çok sıkılıyor.
Dün gece Yaprak Dökümünü izliyordum. Eşim yine sıkılıp mutfağa geçmişti. Fikret’le Tahsin’in barışma sahnesi vardı. Çok duygusaldı. Gözyaşlarımı tutamadım.(Birçok dizide tutamadığım gibi) Bir güzel ağladım. Barıştılar sarıldılar öpüştüler… Derken gözümden yaş akıyor ama bir yandan da tebessüm var yüzümde… Barıştılar ya…
Salı günleri malum Öyle Bir Geçer Zaman ki var. İzlerken Ali’nin yaptıklarına sinirden elim ayağım titriyor. O küçük Osman gözyaşlarımı tetikliyor. Mete’nin deli cesareti ile yaptıkları ağzımı açık bırakıyor.
Ve daha birçok dizi...
Yalnız nedenini bilmiyorum ama dizi izlerken bambaşka bir insan oluyorum dünyadan kopuyorum sanki… Kendimi öyle bir kaptırıyorum ki yanımda biri bir şey söylese imkânı yok duymuyorum. Diziyi izlerken o anda başka hiç bir şey düşünmüyorum. Tamamen izlediğim dizideki hayatlar, trajediler, aşklar… dizi neyse onu yaşıyorum. Belki inanmazsınız dizi iki saat sürüyorsa, iki saatin sonunda dizi bittiğinde kafam rahatlamış oluyor. İş yerinde gün boyu yaşanan yoğunluk stres… eve geliyorsun yemekti bulaşıktı telaş… Kafanda bir sürü düşünceler planlar… Oturuyorum dizinin karşısına kâh ağlıyorum hıçkıra hıçkıra, kâh gülüyorum katıla katıla… Dizi bitiyor bir bakıyorum kafam dağılmış, rahatlamış, stresimden eser kalmamış. Duygusal bir boşalma seansı sanki…
Ben anladım ki hayattaki koşturmaca, stres, yoğunluk karşısında izlediğim iki saatlik dizi, ağlatsa da güldürse de insana terapi oluyor.
çok yenisiniz daha, bloğunuz hayırlı olsun, ben de beklerim bloğuma. :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :)
YanıtlaSil