Bir hafta yedi gün... Ben altı günü çalışıyorum. Haftanın altı günü sabah yedi yirmide alarm çalıyor. Allah'ım o uyku mahmurluğuyla alarmı beş dakika ertele diyorum. Beş dakika sonra yine çalıyor. Yine ertele diyorum. Uyku bir insana bu kadar mı tatlı gelir. Battaniyeye dolanıyorum. Sarıp sarmalanıyorum. Tutsun, bırakmasın beni istiyorum. Kocişe dönüyorum koynuna sokuluyorum. Sarılıyorum. Beş dakika sonra yine alarmın sesi kulaklarımızda. Bu son ihtardı kalkmamız lazım diyoruz. "Pazar günü hiç kalkmayacağım bütün gün yatacağım" diye kendimi telkin ediyorum. Pazar günü geliyor. Saat sekiz buçuk. Kendiliğimden gözlerimi açıyorum. Bakıyorum daha çok erken ama hafta içi olduğu kadar tatlı değil uyku... Sırf uyumak için uyuyorum. Saat dokuz... Saat dokuz buçuk... kalkıyorum. Uyku sıradan bir fiile dönüşüyor. Nerede peluş battaniye ile sarılmalar... Yok... İnsan oğlu işte elinde olmayan her zaman tatlı geliyor. Elde ettiğinde ise anlamını yitiriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder