İzmir'den sabah saat 6-7 gibi çıkmayı planlasakda evden çıkmamız 11'i buldu :) Neyse koyulduk yollara. Yüzümüzde güller açıyor tabi Tatile gidiyoruz pür neşe, şarkılar türküler arabada eğlence dorukta :) Aydın otobanını geçtikten sonra yol kenarındaki çöpşişcilerde yemek yemeden olmazdı. İnanılmaz lezzetli minik minik şişlere geçirilmiş etin yanında çoban salata ve yörük ayranı... Hımmm enfes...
Sonrasında Muğla veee Marmaris'e gelmiş bulunuyoruz. Tabi kalacak yer ayarlamadık. Öyle bakınıyoruz etrafa bir çok yer doğal olarak dolu. Boş olan bir kaç otelinde çalışanlarını eşimin gözü tutmadı. Merkeze yakın bir otel bulduk. Odaya çıktık yerleşmek üzere. Bir bey de bavullarımızı taşıyor. Oda çok küçüktü. Duvarda eski bir klima vardı. "Affedersiniz bu klima çalışıyor mu?" diye sordum. Adamda " tabi efendim çalışıyor 10 lira extra" dedi. Biz eşimle gülmekten koptuk tabi. Sonra nese dedik nasıl olsa oteli kullanmayacağız. Üstümüzü değiştirdik mayolarımızı giydik havlularımızı aldık, İçmelere gittik. Plaja serildik. Buz gibi bir bira elimizde. Dalgaların sesiyle yol yorgunluğunu denize bıraktık. Ohhhh bir rahatladık. Durup durup birbirimize "işte hayat bu aşkım yaa" diyoruz :)
not: bu anlatmış olduğum anlardan hiç kare yok çünkü fotoğraf makinesini arabada unutmuştum :(
Biraz içmelerde turlayıp odaya döndük hazırlanıp tekrar çıktık. Bu sefer akşam yemeği için Marmaris marinasına. Birde arkadaşım vardı Marmarisli onunla haberleştik randevulaştık. Yalnız Marmaris merkezi bu yıl beni ciddi anlamda hayal kırıklığına uğrattı. Yani çok fazla kendini bilmeyen yerli turist vardı ve etrafa rahatsızlık verecek kadar ciddi boyuttalarda. Sokağın ortasında çocuğunu döven bağıra bağıra azarlayan, ellerindeki pet şişeleri çöpleri yerlere atan... Yabancı turistlerde bi acayipti. %70'i kız kıza gelmiş türk erkekleriyle ala len günlük macera yaşamak için sağ sola gezinen tiplerdi. Sokaklarda içip içip acayip hal ve hareketler sergiliyorlardı. Amannn yerliside yabancısıda turistlerin hali hüsrandı yani.
Biz bir şeyler yiyip marinada arkadaşımla buluşup bir restorana oturduk. İşte hüsran dolu Marmaris'ten fotoğraf bile çekmek içimden gelmezken o güne ait tek kare....
Zaten daha bu restorandayken ertesi sabah kaçmak için Turunçta bir otelden telefonla rezervasyon yaptırdık. Gece geç saatte döndüğümüz otelde yorgunluktan uyumak bir kenara sızıp kalmışız. Sabahta Erkenden uyanıp toparlanıp otelden çıktık. Kahvaltıyı yine marinada yapmayı tercih ettik ve yine arabada neşe ve eğlence dorukta Turunç'a doğru yola çıktık.
Karaca kleopatra plajına gitmedim deme sakın :))
YanıtlaSilpeki "gitmedim" demiyorum.
YanıtlaSilaklımıza gelmedi diyorum :) vallahi bunu söyleyen ikinci kişi oldun canım ama hiç aklımıza gelmedi orası :)
Harika biyer karaca eğer tekrar gidersen mutlaka görmelisin zaten marmarisin kendisi harika ötesi biyer iyi etmişsin marmarise gitmekle.
YanıtlaSilNasıl da tanıdık oralar ve nasıl da çağırıyor beni :) merkez'de yürümeyi, nargilecilere oturmayı çok özledim tek kare bile bu hasreti canlandırmaya yetti güzelim :))
YanıtlaSilhttp://gizliteras.blogspot.com/