27 Şubat 2013 Çarşamba

Romantik Komedi 2'nin Fake Sahnesi



Herkese merhabalar :) Gününüz aydın olsun efem. Bugün sizlerle izlemiş olduğum romantik bir filmden bahsedeceğim. Yok yok ben "Romantik Komedi 2 - Bekarlığa Veda" filmini izlemedim. Açıkçası Sinem Kobal'in oyunculuğundan zerre kadar haz etmediğim için, sinemaya gidip 13 lira ki.. Tek başıma gitmeyeceğime göre 13+13=26  + Mısır/Cola =35TL vermek istemedim. Bir iki aya kalmaz sinema tv hd' ye falan düşer muhakkak. Evde oturur Gürgen Öz'e güler geçerim. Çokta mühim değil yani.. Neyse Cumartesi gecesi sinema kanalların birinde bir film izlemeye başladım. Filmi adı: Aşka Yolculuk Yapım Yılı:2010 Türü:Romantik / Komed
İMDb’den 6.2 almış. Bana kalırsada tam hakkı olan bir puan. Evde boşbir zamanınız varsa uzanıp izleyebileceğiniz bir film. Filmde bir evlenme teklifi sahnesi vardı. Kadınla adam uzun yıllardır birlikteler. Adam bir türlü teklif etmiyor. Sonra yemeğe çıkacakları bir hafta sonu adam özel bi yemek olacağına dair sinyaller veriyor. Kız hemen gidiyor özel ve güzel bir elbise diktiriyor. Sonra yakın bir arkadaşı gelip “oh may gat senin adamı kuyumcudan çıkarken gördüm. Biliyorsunki o kuyumcuya birtek tek taş almak için gidilir. Tanrımm bu yemekte kesin sana teklif edecek” diye veriyor gazı veriyor gazı :) Kızında zaten Allahtan istediği bu. Bir süs, bir ihtişam, bir heyecan.. gidiyorlar yemeğe…

Şimdiiii bu sahneler “Romantik Komedi 2 – Bekarlığa Veda” filmini izleyenlere oldukça tanıdık geliyordur :) Asıl bundan sonrasındaki baş başa yemek sahnelerinin rastlantı!! Dozajı size de komik gelebilir. 

Kızın beklediği gün geliyor. Adam kadını çok şık, güzel bir restauranta götürüyor (sahne 1). Yemek yiyorlar şampanya açıyorlar, derken adam kadını ne kadar çok sevdiğini falan anlatıyor. Güzel güzel konuşurken elini cebine atıyor (sahne 2) sonra cebinden bir yüzük kutusu çıkartıyor. Kadının önüne koyuyor. Kadının heyecandan kalbi çıkacak (sahne 3) 
Not: Tabi burada Sinem gibi delirmişcesine Evet Evet Evettt diye avaz avaz bağırmıyor :) 
Sonra kadının sevinci mutluluğu yüzünden okunurken (sahne 4)... Kutuyu açıyor (sahne 5) veee dadadadammm kutudan tek taş yada alyans değil bir çift küpe çıkıyor (sahne 6) Tabi kadın önce bi dumur oluyor ama gururuna yediremeyeceği için bozuntuya vermiyor. (Sahne 7 altta) Hımm oğğ küpe diyor. Adamda beğenmedinmi yaw falan diyor kadında bozuntuya vermemek için yok beğendim bak takayımda gör diyor.. (Sahne 8 altta) falan feşmekan :))
Pazartesi günü "Romantik Komedi 2 - Bekarlığa Veda" filmini izlen arkadaşlar bu sahneyi anlatırken kulak kabarttım da yuh artık diye konuya daldım. İzlediğim filmi anlattım alsana piştiii :) Bu durumu çattadanak yakaladım diye zevk aldığıma bakmayın aslında sinirleniyorum. Yaratıcılık bu kadar zor olmamalı. Elinde film yazıp çekebilecek gücü olan insanlar bu ellerindeki gücü bu şekilde harcamamalı bence. Bu arada "Romantik Komedi 2 - Bekarlığa Veda" filminden yukarıda anlattığım sahneyle çakışan bir iki karede aşağıda. Zaten izleyenler direk anlamışlardır. İzlemeyenler de üzülmeyin yahu çok bişey kaybetmediniz :))



18 Şubat 2013 Pazartesi

FilmMor, Kadın Filmleri Festivali


11. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali

Umudu ve gücünü kadınlardan alan, kadınlar tarafından kadınlar için yapılan, bu yıl hırpalanan-susturulan-görmezden gelinen tüm kadınlara ithaf edilen festival, on dokuz ülkeden kadınlar ve filmlerini ağırlayacak.

Festival, tema bölümleri, toplu gösterimler, açılış, kapanış etkinlikleri, 5. Altın Bamya Ödülleri, söyleşiler ve atölyelerle, 15 - 23 Mart’ta İstanbul’da, 30 - 31 Mart’ta İzmir,         6 - 7 Nisan’da Sinop, 13 - 14 Nisan’da Bitlis’te sizlerle olacak!
Festivalde Neler Var: Kadınların Sineması Bölümü; Dünyadan ve Türkiye’den, kadınların son yıllarda yaptığı her türden filmleri derlenmiş.

Bedenimiz Bizimdir Bölümü;  Dünyanın dört bir yanından kadınların “bedenimiz bizimdir.” diyen filmleri yer alıyor.

Kendine Ait Bir Cüzdan Bölümünde; Kadınların cüzdanlarıyla da kendi ayakları üzerinde durma hikâyelerini derledikleri filmleri izleyeceksiniz.

Cins-iyet-ler Bölümünde; ise cinsiyet ve cinsel kimlik meselelerine dair filmlere yer veriliyor.

Women Make Movies seçkisi Filmmor-Women Make Movies dayanışmasının ürünü, birlikte hazırladıkları özel bir seçki.

Mor Kamera Umut Veren Kadın Sinemacı Ödülü: 10 yıldır, "kadınların yarışmaya değil dayanışmaya, yan yana olmaya ihtiyacı var" diyerek yarışma yapmaktan imtina eden festivalde yine yarışma yok ama artık bir dayanışma ödülü var. Bu dayanışma ödülü: 
-  Kadınların edilgen, geleneksel, cinsiyetçi olmayan temsillerine,
- Muhafazakar/ataerkil baskının kıskacında kadınların öznelik, öznellik, direnç, eylem ve düşlerine alan açan filmlerin yönetmenlerine verilecek.
Toplu Gösterimler: Kadınların sinemasının ilham ve güç veren iki özgün yönetmeni: Yeni Türkiye sinemasının “auteur”lerinden Yeşim Ustaoğlu ve filmlerinde kadın erkek ilişkilerini mizahi bir dille yeniden yapılandıran Doris Dörrie toplu gösterimleriyle festivalde.

Twitter: Filmmor_
Facebook: www.facebook.com/Filmmor
Youtube:www.youtube.com/Filmmor
Festival Biletleri: www.ticketturk.com


14 Şubat 2013 Perşembe

Aşkın Biz Olma Günü, Bugün !!!

Öyle sevdim ki seni. Öylesine saf… Öylesine temiz… Yüreğimin benliğimin en çocuksu haliyle sevdim. Nasıl korkmuştun beni ilk tanıdığında, âşık olmaktan, sevmekten… En çokta güvenmekten. Saatler, günler, haftalar geçiyor. Geçtikçe bana âşık oluyordun. Âşık oldukça seviyordun. Sevdikçe güveniyordun. Güvendikçe inanmak istemiyordun. Her anı her saniyeyi irdeliyordun taşın altında sorun arıyordun. Bir aşk, bir sevgi, bir insan bu kadar gerçek olamaz diyordun. Kalbini tüm gücünle saklıyor bana açmaktan çekiniyordun. Bir of çekseydim yıkılırdı karşıki dağlar. Seviyorummm uleeenn aşığımmmm diye haykırmam gerekiyordu. Gerekiyordu ki sen bende ki cesaretle cesaretlenesin. İki ay geçmişti kalbinde taşan sevgiyi saklayamaz olmuştun. Ansızın tutmuştun kollarımdan seviyorum seni demiştin. Çölde bir damla suyla yetinirken coşkun sellere kapılmıştım o iki sözünle. Bende seni diye haykırmış sımsıkı sarılmıştım. O kadar sıkı sarmışım ki kalbinin kalbimde çarptığını bugün gibi hatırlıyorum. Dakikalarca birbirimizin kollarında hayattan kopmuş kendi dünyamıza dalmıştık. 

Sonra… 

Takvimler bugünkü gibi 14 ŞUBAT’ı gösteriyordu. Sabah kahvaltıyla başlayan günümüzde bir garip haller içinde kıvranıyordun. Uygun zamanı kolluyor ama bir türlü tutturamıyordun. Ta ki…  saatler gece yarısını yaklaşırken… İlk tanıştığımız yerde… Nasıl da heybetli bir yerdi. Bütün İzmir ayaklarımızın altında… Senden ve bende başka kimse yokken, buz gibi havada… Birden sözcükler döküldü ağzından. Elinde janjanlı bir jiletinle sarılmış süslenmiş kutuyu açmaya çalışıyordun. Çok güzel sözler söylediğini biliyorum ama net olarak duyamıyordum. Birlikteliğimiz… seni seviy… iyi günde – kötü gü… her zaman.. bir ömür boyu… sözcükler kesik kesik kulağıma geliyor beynim algılamaya çalışıyor, derken…

Yüzüğü parmağıma taktın

BENİMLE EVLENİRMİSİN diye gözlerimin içine bakıyordun.

Tüm İzmir ayaklarımız altındayken senin huzurunda yıldızların şahitliğinde tam 3 kere EVET EVET EVET diye haykırmıştım. 

Kalbim ve aklım bedenimden çıkmış yan tarafta dans ediyorlardı. Gözyaşlarım mutluluk temsili olarak yanaklarımı imzalıyorlardı.

Aradan tam 3 yıl geçti. Takvimden eksilen her gün yüreğimdeki sevgiye bir parça daha eklerken, seni bana veren Allaha binlerce kere şükürler olsun Aşkların en güzeli. Seni seviyorum ve ölene kadarda seveceğim.

SEVGİLİLER GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN

Sevgililer Günü Kartı Yaptım

turuncuoda.com biliyorsunuzdur. Bilmeyeniniz varsa da mutlaka bir ziyaret etsin :) Üç gündür sevgililer günü için sevdiceğimize yapabileceğimiz 3 farklı DIY önerisi ile ilgili postlar yaptı. Ben 1. DIY projesinde anlatmış olduğu kartı gözüme kestirmiştim zaten. Bende bugün biraz daha tasarım kullanarak çizdim, bastım, kestim, yapıştırdım. İşte sonuç :) Bence çok güzel oldu yaa dimi ? Yada ben aşırı aşk yoğunluğu içinde yaptığım için bana öyle geliyor. eğğ malumunuzun bugünün anlam ve önemi :) Sabah bir saat erken kalktım da sevdiceğime sevgililer günü özel kahvaltısı hazırladım :) Şimdide bu kartı yaptım. Açıkçası bir çok kişi sözde bugüne antipati duyarken ben inanılmaz seviyorum 14 Şubatı. "Amaenn koca yılda sevgi bir günemi sığacak?" "Bize hergün sevgililer günü zaten.." tarzı lafları bir kenara koymak lazım bence. Çünkü günlük hayatın monotonluğuna kapılıp işten güçten, stresten, yorgunluktan bertaraf düşüyoruz. İşte böyle önemli günler insanı bir tutup sallıyor ve bir şeyler yapmak için, içindeki sevgiyi dışarı vurmak için bahane oluyor. Sanırım bende bu kartla içimdeki aşkı ve sevgiyi fazlasıyla dışarı vurmuşum :)  (vermiş olduğu bu güzel ilham için turuncuoda.com'a çok çok çok teşekkür ediyorum.)

13 Şubat 2013 Çarşamba

Yeni Film: AŞK KIRMIZI


KONUSU:  Üç kişilik aşk olur mu? Ferhat, Nazlıgül ve Zeynep, hiç akıllarına gelmeyen bu soruyu, şimdi cevaplamak zorundalar. Ferhat... Yıllar önce ilk aşkı Nazlıgül'ü kaybettiğinde çok acı çekmiş, yaralarını çok sevdiği Zeynep'le sarmış. Nazlıgül... Yarım kalan aşkını kalbine gömmüş, Ferhat'tan sonra seviştiği hiç bir erkeğin gözlerine bakmamış. Zeynep... Kocasına öyle aşık ki, ondan bir gece bile ayrı uyumaya dayanamıyor. Ferhat'la Zeynep'in ayrı yattıkları ilk gece, Ferhat hiç ummadığı bir anda, hiç beklemediği bir yerde Nazlıgül'le karşılaşır. Bir meşk gecesinde. Ertesi sabah, iki eski sevgili anlarlar ki, bir meşk gecesinin sabahında aşka yürümek, dünyada cennetten cehenneme yol almak gibidir. Zeynep aldatıldığını öğrendiğinde, üçünün de tek hissettiği, ateşin acısı olur. Bir adamın ilk aşkıyken öteki kadın olmanın acısı Nazlıgül'ü yakar. Kocasının kendisini aldattığını öğrenmek, Zeynep'i acıtır. Çok sevdiği iki kadının acısı, Ferhat'a arafın cehennemden bile kötü olduğunu anlatır.


15 Mart’ta vizyona girecek olan “Aşk Kırmızı”nın afişi, başarılı fotoğrafçı Mehmet Turgut’un imzası ile hazır… Filmin hareketli afişi Türkiye’de bir ilke imza atıyor. Daha önce bazı Hollywood filmleri için yapılan hareketli afiş uygulaması Türkiye’de ilk kez bu film için gerçekleştirildi. Bakanları şaşırtan, mizanseniyle de filmin konusunu oldukça net bir şekilde aktaran afiş çok başarılı bir deneme olmuş. Afişe bakmak için filmin resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz --> www.askkirmizi.com
Başrollerinde Nurgül Yeşilçay, Tayanç Ayaydın ve Ezgi Asaroğlu’nun yer aldığı, senaryosu ve yönetmenliği Osman Sınav’a ait film; ilk aşkına olan tutkusu ile çok sevdiği karısına olan aşkı arasında kalan bir adamın çaresizliğini, “Rengini sen seçemezsin, aşk seçer” cümlesiyle afişine taşıyor.
İzleyicilerini; Aynı anda iki kişiyi sevebilir misin?
Sadakat, üç kişilik bir aşkın neresinde durur?
Birini çok seviyorsan, onun sevdiğini de sever misin?
Seninle aynı adamı sevdiği için onu suçlayabilir misin?
Onun sevdiği kadına kendinden bile çok güvenir misin?
O soruyu hiç sordun mu; üçünüz olur muydu? gibi yüzleşilmesi ve cevaplanması zor sorularla baş başa bırakacak olan “Aşk Kırmızı”; Osman Sınav’ın kaleme aldığı senaryosu ile aşk ve sadakat kavramlarını yeniden sorgulatacak. 




12 Şubat 2013 Salı

Mangal Tadında Izgara

Bence her Türk ailesi güneşli miss gibi bir havayı gördüğü zaman aklına gelen ilk şey MANGALdır. Kömür yada odun ateşinin çıtır çıtır tutuşturulduğu ateş harlandıktan sonra dinlenmeye bırakılıp ağır ateşin üzerine konan enfes etler... Tabiki çarpık kentleşmenin bir sonucu olarak artık balkonlarımızdaki süs saksıklardakinin dışında yeşil alan bulup mangal yakmak çok zor. Avrupa Yakasında Burhan Altıntop balkonunda mangal yakıyordu yaa şimdi o sahne canlandı gözümde :)) Eskiden biz Pazarları gündüz pikniğinin yanı sıra cumalarıda akşam pikniği yapardık 3-5 aile toplanır mangalları kapar soluğu İnciraltında (izmir) alırdık. Mesela ben tavuk kanadını en çok mangalda severim. Çıtır çıtır kızaracak... Sonra sardalyada en güzel mangalda olur. Hımm nefis... Mangalda sucuktan bahsetmiyorum bile :) Mangalın közüne atacaksın top patlıcanları biberleri mis gibi közlenecek, maydanozu soğanı kıyacaksın içine... Her şey bir yana mangalın başında toplaşıp beklemek, o kalabalıkta curcunada yenen her şey lezzetlidir aslında. Lakin gel gelelim biraz evvelde dediğim gibi mangal yakacak çok yer kalmadı artık. Kendin pişir kendin ye restaurantları açıldı her yerde. Mangalı kömürü odunu tutuşmuş olarak hoop önüne getiriyorlar. Ev ortamında mangal için elektrikli ızgaralar çıktı. Ama ben teflon yüzeyli elektrikli ızgaraların tadını hiç sevemedim.

Bir kaç ay önce kayınvalidem bana bir ızgara almış. Elektrikle çalışıyor fakat biraz değişik. Isı küçük borulardan yada teflon yüzeyden değil, direk olarak ateş gibi tellerden geliyor. Kutusunu ilk açtığımda, "halla halla, annem nereden bulmuş bu eski püskü şeyi" diye düşünmüştüm. Çünkü çarşıda falan görseniz (..ki belki denk gelmişsinizdir) dönüp bakmazsınız. Bu teknoloji çağında hala böyle şeyler satıldığına inanmaz, nostalji olsun diye vitrinde duruyor diye düşünürsünüz. Sonra annem anlattı. İçinde küçük ızgarası var, ekstra kutusundan adana şiş yapmak için falan şişler çıkıyor. Ben kullanmaya başladıkça alıştım. Alışmamak mümkün değil zaten. Resmen geçmişe dayalı nostaljik bir teknoloji harikası :) Sabah kahvaltıya, önceki günlerden kalan bayatlayacak ekmekleri böl ortadan ikiye koy öylece ızgaraya, al sana 1 dakikada çıtır çıtır kızarmış ekmek yada ekmekleri zeytin yağ ile ısla üzerine domates dilimleri koy ve bırak kızarsın kızarmasanı yakın at üstlerine kaşarları mis gibi erisin. Patates, biber, domates, patlıcan kapak aklına ne geliyorsa koy 10 dakikada közlensin. Et, balık, tavuk, köfte istediğin her şeyi koy miss gibi. İşin garibi ve güzelliği ne pişirmek istersen  resmen mangal tadında pişiriyor. En son tavuklarımı mangal tadında olması için ızgaramda pişirirken sizler için fotoğrafladım. Fotoğraflarda daha net göreceksiniz zaten. 
Buradan canım anneme (kayınvalideme), beni düşünüp bu mükemmel hediyeyi bana aldığı için çok çok teşekkür ediyorum. Seni çok seviyorum annecim. Sevgiler... Saygılar... 

5 Şubat 2013 Salı

Yaka Kolye Yapıyorum


Bir hevesle koştum Kemaraltındaki boncukculardan topladım boncukları, internettenden kalıp indirmiştim. Bir kaç tane keçe aldım. Kalıbı çıkardım. Başladım İşlemeye. Nereden çıkardım bu modeli bende bilmiyorum ama çok uğraştırıyor yaw :) Valla elime yapıştı kaldı. Tek tek tek boncukları işle.. bide bilseydim boncukları bırakır büyük büyük taşlardan alırdım iki günde biterdi. Ben gitmişim nerede küçük minnak boncuk var almışım. Sanki şaheser yaratıcam mübarek :) İnsan bi durup sorar kendine "o ne öz güven o?" :)) Valla başladım artık, işinde yarısına gelmişim, ortaya da güzel bir şey çıkıyor :) Tabi ben buna başladıktan sonra mağazalardaki yaka kolyeler 29 TL ye falan düştü oda ayrı bi mevzu. Bende kendimi "ama bu elimin emeği gözümün nuru" diye teselli ediyorum. Bitirip takınca da yoldan geçenleri bile tutup "bak bunu ben kendi ellerimle yaptım" dicem, raslaşırsak falan deli sanmayın huhuhahay :)

4 Şubat 2013 Pazartesi

Çarşıya Çıktım Bir Kere...

Evet, "çarşıya çıktım bir kere, eli boş dönmek olmaz dedim kendime" :) Bazı zaman oluyor elini kolunu sallaya sallaya amaçsızca gidiyorsun çarşıya/avm'ye hiç bir şey almak yok aklında... Ama kafanı çevirdiğin her yerden gözüne birşey çarpıyor. Bir o, bir bu derken eve geliyorsun bin tane :) Ama kimi zamanda aklında belirlediğin bir ihtiyaç ve istek doğrultusunda gidiyorsun şeytan giriyor devreye, ayaklarına karasular insin nafile aradığını bulamamanın ve yorgunluğun üzüntüsünü yüklenip dönüyorsun evine. Ben bu sefer birinci olayın içindeydim :) Öylesine çıktım ve birde baktım yollarıma serilmiş beni bekliyorlar. Beni al - Beni al - Beni al diye bağırıyorlar! Bende kırmak üzmek istemem, uyanı aldım geldim :)




Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...