31 Mayıs 2012 Perşembe

Sagaza Madrid Vol-1



SAGAZA Madrid İle
Mezuniyet Balosunun Yıldızı Siz Olun!
SAGAZA Madrid 2012 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu, mezuniyet kıyafetleri ile de göz dolduruyor.

Somon, mercan, turuncu, şeker pembesi, su yeşili ve beyaz renklerinin hâkimiyetinin hissedildiği koleksiyonda, SAGAZA Madrid'in artık değişmezi olan balık modeller, yine ön planda… Balık modellerinde özellikle kalın volanlarla belden bir etek daha çıkıyormuş görüntüsü vererek vücut hatlarının genel görüntüsünü de etekteki tüllerle yumuşatan tasarımcı, genç kızları hayallerindeki mezuniyet gecesine hazırlıyor.

30 Mayıs 2012 Çarşamba

3 Bebek, 3 Aile

Bekarken herkes bul birini bul birini der...
Hatta üniversiteye başladığında birde bulma, dörde de kalma derlerdi :)
"yani birinci sınıfta ilk gözünü açtığını bulursan mutsuz olma şansın yüksek! 
Dördüncü sınıfa kadarda birini bulamazsan bekar mezun olma şansın yüksek!"

Neyse öyle veya böyle bulursun en nihayetinde alnına yazılmış hayırlı bir kısmet. Bu sefer evlen evlen diye başlar millet! 

Kısmetinse tıkır tıkır yürür  işler birde bakarsın sevgili bir eşin, mutlu bir yuvan olmuş. Yaklaşık bir yıl milletin ağzı büzülür. Birinci yıl dönümü kutlamasıyla eş dost yavaştan yeni bir istek talebinde bulunur. Sesler kulağına gelir zaman geçtikçe tepene vurulur :) 
Eğ artık bir bebek lazım. Bebek bebek... 

Biz evliliğimizin ikinci yılını doldurmaya yakınız. Henüz kulağımıza çalınma aşamasında olan bebek beklentisini gerçekleştirmedik. Çünkü insanın kendisini hazır hissetmesi çok önemliymiş. Ben daha bebek isteme konusunda nirvanaya ulaştığımı sanmıyorum. Gel-gitler yaşıyorum. Fotoğrafçı blog yazarlarımız sağolsun bebek doğum hikayelerini yayınlıyorlar. İşte o anlar özeniyor insan "ok yaa hazırım ben. İstiyorum!"diyorsun. Sonra yaa şu tatil planı vardı. Türkiye'nin dört bir yanında bekleyen eş dost var gidilesi yerler var. Yapılan gerçekleşmesi gereken planlar... Çocuk demek her şeyi bir bekleme odasına almak demek. "Yok diyorsun. Bir iki sene daha beklesin!"

Şu an, türü tükenmekte olan nadide bir çiçek gibiyim. Çünkü etrafımdaki sevdiğim bütün çiçekler hamile :) bir kaçı bebeklerini kucaklarına aldı bile. Ama bir kadının vücudu 27 - 28 yaş arasında fizyolojik ve duygusal olarak anneliğe hazırlandığı bir döneme giriyormuş. Sonrasında zaten yeni bir evrime gelişmeye ve değişmeye "anne" olmaya hazır oluyormuşsun. Yani bu seferde "çok küçük yaşta yapma, otuzu da bekleme" gibi bir felsefeyle karşılaşıyorsun :) Bu da aşağı yukarı 28 yaşına cuk diye oturuyor :) 

Allah tabi ki her zaman olduğu gibi bu konuda da hayırlısını versin.

Şimdi geleyim başlığın içeriğine efendim. Yine bana gel-gitler yaşatan çok güzel bir projeyle karşılaştım. "Prima Bebeğimle Büyüyorum" Proje kapsamında 3 bebek, 3 aile ve 3 gerçek hikaye var. İlk dört bölümün videolarını izledim. Çekimler inanılmaz güzel. Projedeki Sarıbatı, Kara ve Cide aileleri paylaşımları, samimiyetleri, mutlulukları inanılmaz güzel. Mükemmel bir pazarlama stratejisine yön veren prima bence bu projeyle reklamda anne - babanın  yüreğine giden yolu bulmuş. 



28 Mayıs 2012 Pazartesi

Alva Donna Balayı Oteli

Düğün mevsimi geldi çattı. Bir koşturmaca, bir telaş, bir heyecan...
Bir ömür boyu birlikte olma kararını aldıktan sonra başlayan düğün maratonunun son durağı balayıdır. Kendi tecrübelerime dayanarak söylüyorum aylarca yaşanan merasimler sonunda (söz, nişan, kına, düğün...) balayı odamıza girdiğimizde bütün yorgunluğumuz uçup gitmişti. Bu nedenle eşe dosta evlenecek herkese tavsiyem nikah gününü alır almaz doğru bir turizm şirketine koşun ve gönlünüze göre süper bir balayı ayarlayın.

Biz nikah gününü aldığımız gibi erken rezervasyondan da yararlanalım diye koştur koştur turizm şirketine gittik. İsteklerimizi anlattık. 10 - 15 tane otel listesi verdiler elimize. Bende ince eledim sık dokudum. Son olarak; Alva Donna Exlusive Hotels&SPA karar kıldık.
Antalya / Belek bölgesi Boğazkent belde sahilinde yer alan Alva Donna Exlusive Hotels & SPA, 447 odası ile Ultra All Inclusive konseptte hizmet veriyor. Otel şehir merkezine 50 km, uluslar arası havalimanına 40 km mesafededir. Biz uçaktan Antalya havalimanında inip taksiye bindik. 40 km 90 tl fix fiyatmış. 
Otel girdiğimizde bizi bildiğiniz bir saray ihtişamı karşıladı. İnanılmaz bir lüks seni içine alıyor. Osmanlı kıyafetli cariye kızlar etrafında pervane oluyor. Aman yarabbi cennete düştük galiba sanırsak herhalde :) 
Giriş işlemleri için lobideyiz. Benim kafa düğün yorgunluğundan bir milyon olmuş, Son bir gayretle balayı odamızın derdine düştüm. Lobide kayıt yapan beyfendiye "efendim biz yeni evlendik bala için geldik gerçi rezervasyon da balayı odası hazırlanacak diye bildirmiştik. Oda özel hazırlandı işallah" falan diyorum. Adamda yüzünde bir tebessüm bana bakıyor. Hahahaha :) "hay allah odanız hazır tabi de yapılan hazırlık sizi mutlu eder mi bilemiyoruz." dedi. Aha dedim iki yeni bornoz koydular. Birde mini dolabı doldurdular al sana balayı odası diyecekler heralde" benim surat düştü tabi. Neyse artık. kendimi kızgın kumlardan serin sulara atayım oda yeter bana moduna girdim. Neyse odaya çıktık. Kapı açıldı ki benim ağzım kulaklarıma vardı :) Baştan aşağı çiçeklerle donatılmış en güzel deniz manzarasına sahip bir oda. Şaraplar, meyve tabakları, pastalar, Spası hazırlanmış banyo... Daha ne diyeyim :)
İşte odaya adım attığımız andan itibaren anahtar teslim edene kadar, her saniyesi mükemmel geçen balayı otelimizi sizlere tanıtmak istedim. 
Çok büyük bir plaja ve çok fazla havuza sahip otelin tek kötü yanı denize kıyıdan girmek isterseniz giremiyorsunuz. Taşlık kayalık rahatsız edici bir giriş. Bu sebeple denizde yüzmek için en ideali kocaman iskelesinden atlamak.
Küçük aqua parkını görüyorsunuz. Küçük ama oldukça eğlenceli. Zaten akşamda dansçı kızlar bu havuzun başına kurulan pistlerde dans ediyor.
Yukarıdaki havuz benim favorim. Ben buraya Göl havuzu diyorum. Çünkü burada yüzerken kendinizi gölde yüzüyormuş gibi hissediyorsunuz. Etrafı sazlıklarla ve taşlarla çevirili. Havuzun içindeki mermerleride yeşil renkteki taşlardan yapmışlar. Böyle havuzun içinde sazlıklarla çevrili loca bölmeler var yorulunca locaya yüzüp havuzda oturabiliyorsun. Birde jakuzi bölümü var. Evet "yok, yok" Bunların hepsi Göl Havuzunda :)

Oteldeki açık büfe restaurantların yanı sıra  tanede A La Carte var. Her rest. mutfağı ayrı ayrı mükemmel biz bütün A La Carte rest. kullandık. Ama en çok Balık ve Meksikan A La Carte rest. beğendik.
Balıkçı Restaurant: Deniz mahsulleri Alva yorumu ile siz sunuluyor.

Sapphire Restaurant A La Carte: Dünya lezzetlerinden İtalyan Mutfağı özel mekanında misafirlere Alva farkı ile sunuluyor.
Jalapeno A La Carte: Dünya lezzetlerinden Meksika mutfağı özel mekanında misafirlere Alva farkı ile sunuluyor.

Le Kebap A La Carte: Türk mutfağının eşsiz lezzetlerini Alva farkı ile misafirlere sunuyor.

A La Turka: Misafirlere Akdeniz havası ile farklı lezzetlerde snackler sunuyor.

Fusia Restaurant: Farklı dizaynı ile misafirlere Uzak Doğu mutfağının lezzetlerini Alva farkı ile sunuyor.

Disco Disco Partizani
Havuz başı barlarında içkilerinizi yudumlayabileceğiniz gibi gecenin ilerleyen saatlerinde başlayan animasyon showlarına katılabilirsiniz. Daha sonra öncelikle ilk baştaki resimde gördüğünüz kocaman iskelesinde beach party başlıyor. Daha sonra dansa sabaha kadar discoda devam edebilirsiniz. 
Evet sevgili okur, yaz geldi yaz geldi derken başlayan yağış ve seller, yaklaşan hatta gelip çatan düğün mevsimi beni bu nacizane postu yapmaya itti. Umarım sizleri özendirmişimdir. Yok yani yanlış anlamayın gönderdiğim müşteri başına komisyon aldığım falan yok tabi :) Sadece ben memnun kaldım. Sizlerde memnun kalabileceğin bir yer önerisi bilin istedim. Hadi bakalım herkese iyi tatil planları ve yapılan planların gerçeğe dönüşmesi dileğiyle :)


23 Mayıs 2012 Çarşamba

Hoşgeldin Gökhan Bebek

Herkese merhabalar. Hamileliğini yakından takip ettiğim sevgili arkadaşım yaklaşık 40 gün önce minik bir prens dünyaya getirdi. Haberi alır almaz işten çıktığım gibi hastanede aldım soluğu. Odaya girdiğimde arkadaşım yatağında yatıyordu. Yatağının kenarında ise küçücük bir yatak içinde bebiş duruyordu. Daha doğrusu durmuyor çılgınlar gibi ağlıyordu :) Ay allahım ben bir duygulandım. Başladım ağlamaya. Bakıyorum bakıyorum inanamıyorum. Daha bir kaç saat önce dünyada olmayan bir yavru şimdi gözlerimin önünde canlı kanlı allaha binlerce şükür sağlıklı bir şekilde duruyordu. Bebek ağlıyor ben ağlıyorum. Ben ağlıyorum bebek ağlıyor :) Birde ben ilk kez yeni doğan bir bebek görüyorum :) Şaka gibi ama öyle valla hatta en son ne zaman bebek sevdiğimi kucağıma aldığımı bile hatırlamıyorum :) Sanırım senelerin içimde biriktirdiği bir duygu patlaması yaşadım bebeği görünce :) Birde gözleri yumuk yumuk yüzü şiş ve kırmızı... Dünyaya gelmiş ve adapte olmaya çalışan savunmasız bir yawru :) Neyse efendim. Gel zaman git zaman 40 gün geçti. Dün biz arkadaşlarımıza tekrardan bebek görmesine gittik. Aman allahım bu nasıl bir hız :) o minnacık bebek gitmiş yerine kocaman bir delikanlı gelmiş :) Nasıl güzel, nasıl akıllı :) dünyaya fazlasıyla adapte olmuş :) Tabi eşimle hazır yapılmışını bulduk yaa başladık provalara :) Arkadaşımda sağ olsun öğretiyor bana, işte şöyle tutacaksın, böyle uyutacaksın. Emziriyor sonra hadi şöyle koy sırtını okşayarak gazını çıkar :)  İnşallah yüce Rabbim hayırlısıyla bize de nasip eder :) Gökhanıma çıtçıtlı iki badi aldık. Bebek hediyesi işinden pekte anlamadığımızı gördük :) Ama yinede idare eder. Zaten söylediklerine göre bir ay bile giyemeden büyüyormuş bebek :) Eğğ ne demişler "çocuğun yediği helal, giydiği haram" :) Allah sağlıklı uzun bir ömür nasip etsin, hayırlı bir evlat olsun inşallah. 

22 Mayıs 2012 Salı

Turuncu Tupturuncu

Hiç bu kadar turuncuya yoğunlaşmamıştım. Yazın iyice kapımıza dayanmasına daha fazla tepkisiz kalamazdım. Bende çiçekleneyim renkleneyim dedim. Siyahla turuncu birbirini dengelesin dedim ortaya bu çıktı.

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Babydoll Tasarıma Girerse

Genelde tasarımlarımı blogumda pek paylaşmıyorum. Çünkü, olabildiğince kişiye ve ya kuruma özel tasarımlar yapmaya çalışıyorum. Asıl kafamdaki düşünce sırf tasarımlarımı derleyebileceğim bir site oluşturmaktı. Fakat bir türlü icraata geçemedim. Şimdi sizlerle paylaşmak istediğim tasarım bir iç çamaşır firması için yapmış olduğum kartvizit tasarımı. İki renk seçeneğiyle sundum. Arka kısımdaki babydoll tamamen vektörel olarak elle çizdim. Benim fikrim babydoll'ün kabartmalı basılması. Zaten kartvizit bu şekilde kendini gösterecektir. Tabi maliyette bir yükselme oluyor ama... İlkinde pijamalarıyla uyuyan bayan rüyasında sexy babydoll'u görüyor :) İkincisinde ise bütün dikkat babydollun üzerinde yoğunlaşıyor. Yinede renk ve baskı ayrıntıları konusunda şirket sahibi son sözü söyleyecek ;) ön taraftaki iletişim bilgilerini mecburen ufaktan bir rötuşla kapattım. Tasarımları onaya gönderdim. Bakalım sonuç ne olacak :)


10 Mayıs 2012 Perşembe

Oscar'da 'ÇİFT'etelli


2012 Vanity Fair Oscar Partisi

Her yıl Los Angeles'teki Sunset Tower Hotelde düzenlenen Oscar Partisine yıldızlar yağmış :) Vallahi şu kadarını söyleyim sevgili okur,"Partide bir sen birde ben eksik kalmışız" :) Bende şöyle bir bakındım kim gitmiş, kimle gitmiş, ne giymiş, ne takmış. Ama mağlumunuz bu bir moda blogu değil. O sebepledir ki fotoğraflarda göreceğiniz ünlü şahısların elbisesini, saçını falan yorumlayamayacağım. Ben size derledim topladım. Bakmak isteyenler, Yorum yapmak isteyen buyursun efendim. 

Şimdide sırada OsCaR'da ÇİFTetelli konu başlıklı kolajlarım geliyor :)

 

Tek Tek Oscar Basaraktan


2012 Vanity Fair Oscar Partisi

Her yıl Los Angeles'teki Sunset Tower Hotelde düzenlenen Oscar Partisine yıldızlar yağmış :) Vallahi şu kadarını söyleyim sevgili okur,"Partide bir sen birde ben eksik kalmışız" :) Bende şöyle bir bakındım kim gitmiş, kimle gitmiş, ne giymiş, ne takmış. Ama mağlumunuz bu bir moda blogu değil. O sebepledir ki fotoğraflarda göreceğiniz ünlü şahısların elbisesini, saçını falan yorumlayamayacağım. Ben size derledim topladım. Bakmak isteyenler, Yorum yapmak isteyen buyursun efendim. 

Öncelikle TeK TeK OsCaR BaSaRaKTaN konu başlıklı kolajlarım geliyor :)



9 Mayıs 2012 Çarşamba

The Golden Hat – Talking Back to Autism

Sosyal sorumluluk projelerinde; ünlü insanların,  ünsüz insanlara oranla daha fazla kitleyi yakaladıkları bir gerçektir. Bu sebeple belli bir yerlere gelmiş, kamuoyu tarafından tanınan ünlü simaların sosyal sorumluluk projelerine destek vermesi oldukça önem kazanır. İşte şimdi sizlerle örnek bir çalışmadan bahsedeceğim.
The Golden Hat, otizimli insanları anlamak, hayallerine ulaştırmak ve daha rahat bir yaşam sürebilmeleri için gereken bütün imkanların oluşmasını sağlamak amacıyla piyasaya çıkan bir kitap.
Kitapların insanların arşivlerinde herşeyden daha önemli yer tuttuğunu vurgulayan Kate Winslet, kıyafet ya da aksesuar tasarımdan çok, herkesin ulaşabileceği ve baktığı zaman memnun olabileceği bir çalışma yapmayı hedeflemiş olacak ki, The Golden Hat adlı kitapta, kendisinden sonra Leonardo Dicaprio, Jude Law, Merly Streep, Naomi Watts, Pedro Almadovar ve daha bir çok “sosyal sorumluluk” projesinde de ismini duyduğumuz ünlü yıldızların fotoğrafları bulunuyor.
Genellikle sinema sahnesinden tanıdığımız oyuncuların yer aldığı kitapta, Winslet otizimli insanlarında “normal” bir hayat sürebileceklerinin vurgusunu yapıyor. Winslet 2009 yılında Fridrik Thor Fridriksson’ın yönetmenliğini üstlendiği İzlandaca çekilen “The Sunshine Boy” adlı belgeselin İngilizce anlatımları seslendirmesiyle dikkat çekmişti. The Golden Hat adlı kitabı hazırlarken dokümanların hazırlanması konusunda da Margret Dagmar Ericsdottir yardım alıyor.
Kate Winslet “The Golden Hat – Talking Back to Autism” adlı kitap amazon.com adresinden sipariş edilebilir. Kitabın satışından elde edilecek tüm gelir, Golden Hat vakfına bağışlanıyor.

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...