28 Mart 2012 Çarşamba

20 Gün Sonra...


Aman Tanrımmmmm
Yok yok sakin olun dostlar :) Hortlamadım :) Vallahi yaşıyordum. En son 8 Martta post girebilmiş kötü bir blogger olarak kendimden utanıyorum vallahi :( Yıl içinde Mart, Nisan ve Mayıs benim sosyal hayattan kopup sadece ve sadece işle yaşadığım aylardır. Gün içerisinde kaç tane tasarım yetiştirip baskıya gönderdiğimi tahmin bile edemezsiniz :) Çünkü ben bile kendime inanamıyorum. Ben böyle kendimi kaybetmiş bir şekilde canla başla çalışırken, her istediğini yaptığınız kıramadığınız şirket insanları bu yoğunlukta gayri meşru istekleri yerine gelmediği için benden kötüsünü tanımadıklarını söylese de... Bende "NANNKÖRRRRRR her işini benim işim olmadığı halde yaparken iyiydim de şimdimi kötü oldum ZALIMMMM" şeklinde iç ses haykırışlarımı susturamıyorum. Tatsızlık çıkmasın diyede yüzlerine sadece "oooğğ çok sert" diyorum hahaha :) Ne yapacağını bilen ama ne istediğini bilmeyen insanlardan böööğğ geldi bana dostlar. Tabikisi bir yandan da moral bozukluğu yaşadığım bazı meseleler ve üretilmesi gereken çözümler vardı hala var... Haftalar oldu mağaza gezmeyeli bir çul bir çaput almayalı. Yavaş yavaş bana daral gelirken "yok bey olmaz böle" dedim eşime :) Gel çıkalım bugün işten insan içine karışalım. iki vitrin görelim üç beş cici alalım. Maksat moral olsun :) Tabi aklından geçeni biliyorum. "Cebinden para çıkıncamı rahatlıyorsun hanımmm hanımmm" diye söylenme bey. Kadınlığın doğası gerekleri gibi felsefe yaptırma bana vallahi gücüm yok :) Severim seni bilirsin. Zaten oynatmaya az kalmışken doktor aramıyorsam tek teselli bulduğum insan sensin ve senin sevgin :) İki vitrini üç beş çul çaputu çok görmezsin bana :) Yahu adamın şunlardan haberi bile yok ben de kendim yazıp kendim oynuyorum burada. Oynak demişken kapı gıcırtısına oynayan ben uzun zamandırlı felekten bir gecede çalmadım bak şimdi fark ettim :) Neyse bey sen yorulma ben bir fırsatını bulup yaparım bir organizasyon :)

8 Mart 2012 Perşembe

Emekçi Kadınlar Günü


Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü... Kutlama yapmak yerine biz kadınlara bu hakları kazandırmak uğruna canını veren bayanlara saygı duymayı tercih ediyorum. Bugünün tarihine bakacak olursanız:

1940'lı ve 50'li yıllarda bildiğim kadarıyla kadınlar erkeklerle aynı koşullarda çalıştıkları halde, erkeklerden çok daha az maaş alıyorlarmış. Aynı zamanda ne kadar değersiz görüldüklerini anlatmaya sözcükler yetmez. 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı.Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi yanarak can verdi.
Kadın Olduğumuz İçin Her Konuda Canımızı Dişimize Takmamız Gerekti. Güçlüyüz!

26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
Her Zaman Her Koşulda Ekmeğimizi Taştan Çıkarmayı Bildik... Emekçiyiz!

İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda gerçekleşti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti.
Her Koşulda Her Şartta Erkeklerden Geri Kalmadık. Azimliyiz!

KADIN

Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın
Yeşil bir harman yerinde
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir,
Boynumda taşığıdım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran, 
Kimi der ki çocuk doğuran,
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kızkardeşim, hayat arkadaşımdır.
Nazım Hikmet
Cennet Bizim Ayaklarımızın Altındaydı. Anneyiz!






Hediye Çekilişi

Kadınların değerini bilen ve onların vermiş oldukları her emeği takdir eden iki kız kardeş Giz ve Dilem Dünya Kadınlar Günü’ne özel bir hediye vermek istiyorlar.
Michael Kors Cross Body Bag!

18 Martta sona erecek olan çekilişe katılmak için tık tık

2 Mart 2012 Cuma

23 Nisan Yarışması


Hürriyet'ten çocuklara 23 Nisan müjdesi var...

Çevre Bilinci ile ilgili öykü ve ya senaryo yarışması...

Çocuklardan çevre konusunda birer öykü ya da senaryo bekliyorlar.

23 Nisan bayramı için hazırlanan bu yarışmaya katılan çocukların; öyküleri çizgi film olacakmış. Buna inanabiliyor musunuz? Bir çocuğa verilebilecek en mükemmel hediye bence :) İster kendi çocuğunuza, ister yeğeninize isterseniz eşin dostun çocuğuna duyura bileceğiniz bu güzel yarışmayı es geçmemek lazım. 
Yarışmalar,Oyunlar,Yaratıcı Fikirler,yarışma,Eğlence

Yarışma şöyle gelişecek:

İki A4 sayfasını geçmeyecek şekilde çevre konusunda bir öykü ya da senaryo yazıp 23nisanoyku@hurriyet.com.tr e-posta adresine gönderin, öykünüz veya senaryonuz çizgi film olsun!

Bu öyküler jürimiz tarafından değerlendirilecek ve ilk üçe girenlere ödülleri verilecek…


İşte jüri üyeleri:

Doğan Hızlan, Gülten Dayıoğlu, Ayfer Ünal,
Selahattin Dilidüzgün ve Dr. Müren Beykan. 


İşte ödüller:

Her hafta 1 kişi Sony DRC-SX21E Dijital Kamera kazanacak ve 5 hafta sonunda seçilecek öykü veya senaryo filme çekilip televizyonda yayımlanacak!
Unutmayın! Öykü ya da senaryonuzun uzunluğu en fazla iki A4 sayfası boyutunda olacak. 

İyi şanslar...

TL'nin Yeni Simgesi


Takvimler 2005 yılını gösteriyordu. Bol sıfırlı paralarımızı uğurlamıştık. Paracıklarımızdan 6 sıfır atılmıştı. Gerçi yeni paraların okunuşuna bugün dahi alışma güçlüğü çekiyoruz. Sıfırlar nasıl ruhumuza işlediyse.

Yaa işte çantamı bin liraya aldım diyorum. Bin lira yani eski parayla bir milyar :) Eski parayla pekiştirilince daha bir dolgunlaşıyor para :)

Başbakanda diyor ya; "bir turist 50 milyon lira trafik cezası kesildiğini görünce bayıldığı" haberi gazetelerde yer aldı.

Şimdi ise takvimler 2012'yi gösteriyor ve TL yine bir tarihi an yaşıyor. Artık TL'nin bir simgesi var. Merkez Bankası tarafından düzenlenen TL Simge Yarışması'nın sonuçları Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın katıldığı toplantıda açıklandı. "Paramıza, ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada kullanılacak yeni bir simge kazandırıldı. Tıpkı ABD Doları’nın olduğu gibi, tıpkı Euro’nun, yenin olduğu gibi, artık Türk Lirası’nın da bir simgesi var. Şu andaki paramız itibarı temsil ediyor. Gücü, bağımsızlığı, gururu temsil ediyor” dedi. Birincilik ödülüne layık görülen tasarımın Tülay Lale’ye ait olduğunu belirtti. Tasarımcı bayanın adı ve soyadı başharflerininde TL olması ilginç değil mi :) Düşünsenize bir TL simgesi resmen kendi imzası oldu Türk Lirası = Tülay Lale
Ve işte yeni TL simgemiz...

Simgenin çıpa şeklinde olması TL'nin güvenli liman haline geldiğini gösteriyor.
Yukarı doğru çizgiler de paranın yükselen değer olduğunu simgeliyor.

Türk Lirası'nın yeni simgesinin görücüye çıkması üzerine sosyal medya ağırlıklı tartışmalar başladı bile... Basit, çirkin, pratik, güzel... Sonuç itibariyle çok geç atılan bir adımdı. Simgeye yüklenen anlamlar beni tatmin etti. 

Tabi ki bu simgenin hemen bilgisayarlarımıza girmesi kullanıma açılması gerekiyor. Hazırlanan özel programla TL'nin simgesi AltGr+T tuşlarına basıldığında çıkacak. Vatandaşlar yazı tipi ve uygulamalarına Merkez Bankası'nın sitesinden erişebilecek. 

TL simgesini içeren yazı tipini bilgisayarınıza kurmak için tıklayınız.

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...