28 Şubat 2012 Salı

Çekiliş Var

Shopaholicten mükemmel bir çekiliş
Bu setin sizin olmasını ister misiniz?
O zaman tık tık

Sıcacık Kalpli Simit

Eşim bugün benim için sıcacık bir simit almış. Pakete sarmış. Sabah verdi. Bende oğğ iyi yapmışsın diye aldım paketi bir açtım! Ne çıksa beğenirsiniz? Buyurun birlikte görelim :)
Kalp şeklinde sıcacık bir simit :) 
Tanrım bu adam aşkını yere göğe sığdıramıyor
Maşallah Maşallah Maşallah 
:)
Tabi ki insanın yiyesi gelmez böyle bir güzelliği. 
Alıp çerçeve yaptırmayı bile düşündüm ama
sonuç şöyle oldu
Miğdem AşKla doldu :)

22 Şubat 2012 Çarşamba

Beyaz Kediye Destek

Şöyle bir geçmiş postlarıma göz attım da ben size hiç bizim ailemizin sevimli üyelerinden bahsetmemişim. Nasıl atladım bilemiyorum. Bugün sevgili Öykünün sevimli dostlarımız için yeni açmış olduğu Beyaz Kedi bloğunu görünce aklıma geldi. Bu postumu hem Öykünün blogunu desteklemek hem de sizlere tanıtmak için yapıyorum.
Kız kardeşim küçüklüğünden beri hayvan aşkıyla yanıp tutuşur. Ama bildiğiniz gibi değil. Şöyle anlatayım size; Anaokulu zamanında bütün yaşıtları çizgi film izlerken bizim kız hayvanlar aleminden belgeselleri izlerdi. Ama gece gündüz. Bütün hayvanlar nerede yaşar, nasıl yaşar, erkeği nasıl dişisi nasıl, nasıl çoğalırlar taa o yaşlarda biliyor. Hatta ikinci sınıftamı ne okul gezisiyle bunları hayvanat bahçesine götürmüşler. Çocukları kafes kafes gezdirip hayvanları tanıtırken bir kafesin önüne geldiklerinde birde çocuklar ne görsün! Şuan hangi hayvan olduğunu hatırlayamıyorum da bir dişi bir erkek çiftleşiyor. Bütün çocuklar gülmeye ve dalga geçmeye başlıyor. Biz kız köpürüyor. Nasıl sinirlenmiş. Bağırmaya başlamış. "Neden gülüyorsunuz. Bu onlar için çok doğal bir şey, Öğretmenim lütfen bu hayvanları rahatsız etmeyelim. Bebek yapacak bunlar. Bizden rahatsız oluyorlar." diye ağlamaya başlamış :) Hayvan sevgisini az biraz aktarabildim sanırım. Gel gelelim zaman geçtikçe bizimki tutturdu köpek istiyorum kedi istiyorum diye. Bizde bakımı zor sorumluluğunu alamaz diye almıyoruz. Biz almadıkça bizim kız iyice agresifleşti. Baktık durum kötüye gidiyor. Bir psikologa başvurduk. Doktor dedi ki kızınız için almanız gerekiyor. Bir takım olgunluğu sorumluluğu köpek sayesinde oturacaktır. Ben yine karşı çıkıyorum. İki gün sevecek sonra köpek bana kalacak ben nasıl bakarım, nasıl temizliğiyle başa çıkarım diye... Sonra birgün babam dedi ki yawrucum ben bizim kıza köpek aldım çiftlikten. Daha iki aylık. Allahhh naptın nettin nasıl olur diye hır çıkardım. İki gün sonra babam köpeği getirdi. Aman allahım bir baktım minicik ama minicik bir golden yavrusu ve daha iki aylık. Nasıl korkak nasıl ürkek. " alıştığı  yerden ayrıldığı için yol boyu ağladı. Birde arabanın arka koltuğuna çişini ve kakasını yaptı. Herhalde beni cezalandırmak istiyor. Çok üzgün şu anda" demez mi babam. Ben o esip gürleyen istemiyorummmm diyen kız gitti... Ben köpeği bir bastım bağrıma "yawruummm ciğerimmm annemmmm" merak etme senin annen benim bundan sonra diye :) 6 aylık olana kadar koynumda yatırdım. Çünkü geceleri annesinin sıcaklığını ararmış uyumak için. Bende koynuma alıyordum. Bildiğin bebek gibi sarmaş dolaş uyuyorduk. Hatta kaç geç laakk diye patisini suratıma koyduğu için uyandım :) Vel hasıl gel zaman git zaman yawrucak şimdi 3 yaşına girdi. 
Birde yanına kankisi Cincano kedimiz geldi. İlk zamanlar kıskançlıklar yaşandı ama şimdi gül gibi geçniyorlar. Sağ olsun kız kardeşimde gerekli bütün özeni gösterip bütün görev ve sorumluluklarını yerine getirip gayet güzel bakıyor. Bu arada yavrucak ilk geldiğinde kız kardeşimle oturduk dedik ki, "Adını ne koyacağız?" Biraz düşündük ve inanmazsınız aynı anda "Daisy" dedik :)  Yalnız Allah var çok mükemmel bir eğitim alabiliyor. Şu an o tv de çıkan eğitimli köpeklerin yaptığı bir çok şeyi yapıyor. Yat , kalk, otur, dön, öl diyorsun ölü taklidi yapıyor :) Hayvan sevgisini böylesine birbir yaşamak çok başka bir duyguymuş gerçekten. Kendine inanan ve bu yawruların sorumluluğunu alabileceğine inanan herkes bence bir yawru edinmeli. Kedi köpek fark etmez.

20 Şubat 2012 Pazartesi

Bir Adım Yükseğe...

Ne zamandır şık topuklu bir çizme istiyordum. Topuklu dediysem de bugüne kadar topuklarım 6 santimi pek geçmemiştir. Yüksek topukla yürümek konusunda çokta yetenekli olduğum söylenemez. Çok sık giymediğim için düz tabandan birden yükseğe çıkınca ayaklarım pert oluyor. Öyle yüksek topukları giyipte yampiri yampiri yürüyen daha doğrusu topukların üzerinde duramadığı için yürüyemeyen bayanları görmekten hiç hoşlanmam. Ama bazıları var yüksek topuk vazgeçilmezi olanlar.. Ahh bu bayanlar incecik topukların üzerinde kuğ gibi süzülüyorlar ya.. Bakmalara doyamıyorum :) Neyse bizde bornava forum senin karşıyaka benim gezerken gezerken bakmadığımız mağaza kalmazken, benim ümitlerim tükenmişken, çarşıda küçük bir dükkanda kendi imalatını yapan bir ayakkabıcı buldum. Ve işte ben bu yüksek topuklu yarım çizmeye vuruldum.
Hem siyah hem kahve tonları olduğu için kıyafetlerimle çok rahat kombine edebileceğim 35 - 36 numara küçücük ayaklarım olduğu için zarif duran bu ayakkabıları giyince 1,75'e yaklaşıyorum yahu :)) Yukarıda havalar çok güzelmiş valla hahaha :) Kısa boylu olmanın avantajı bu olsa gerek istediğin zaman giy topukluyu 1,60'ken ister 1,70 ister 1,80 ol ohh ne ala :) 
Tabikisi ayakkabının önündeki platform topuk olmasa ben zor yürürdüm bunlarla :) Platformların rahatlığıyla adımlarımı küçük küçük atıyorum. Dizlerimi kırmadan dik dik yürüyorum. Daha ne olsun çözdüm ben bu işi :)


Tek Bir Bira

Hepinize günaydınnn :) Amanda ne kadar güzel bir pazartesi :) İşimizin başına geldik. Çalışmaya başladık. Ne kadar.. Ne kadarrr mesudum bilemezsiniz!! Yok kuzumm sendromda neymiş :) Tamam tamam polyanna rolü bana pek oturmadı. Hele ki kısacık ve azıcık gelen tek günlük tatilden sonra hiçte iyimser tarafından bakamayacağım. Sabah isyankarlığımı hoş gör okuyucu! Hafta başı işleri toparlamaktan daha henüz bir yudum kahve içmiş değilim!! Ama benim bu pazartesi sendromum öğlene kadar sürüyor :) Yine bir nebze iyiyim yani :) Tek günüm vardı. Bu tek günde bolca uyumak, kahvaltı keyfi yapmak, bütün evi temizlemek, çamaşır yıkamak - asmak - ütülemek, Yemek yapmak, biraz olsun dışarı çıkıp hava almak gibi planlarım vardı. Evet evet bir tek pazar günüm vardı bunları yapmak için :) Hiiççç de gülme okur çünkü bunların hepsini ve daha fazlasını yaptım. 
Cumartesi 6 sıralarında alışveriş yapıp eve geldik eşimle. 3-4 tanede bira aldık. Dedik yemekten önce içeriz. Salonda klima çalıyor. baya bir sıcak olmuştu. Ben bir şişe birayı bir güzel içtim. Anammm nolii yaa bana derken baktım benim gözler kaymaya başladı. Bilimsel bir açıklama istersen sayın okur, Bir birayla bütün haftanın yorgunluğu bu belirtiler eşliğinde çıkmaktaydı. Ben kaykıla kaykıla bir güzel oturduğum yerden yatış pozisyonuna geçerek uyumuşum. Gözümü bir açtım saat 9 olmuş :) Hay allah yaa gitti cumartesi akşamı dur ben yemek hazırlayım diyorum ama kolumu kaldıracak halim yok. Eşimde yok yaa boşver bu saatten sonra uğraşma falan diyor. Bende yapacağımdan değilde işte formalite icabı yok yok canım sen acıkırsın şimdi ben hazırlayım bir şeyler diyorum ama tek gözüm kapalı öbür gözümün de ucuyla bakabiliyorken hiç inandırıcı değilim biliyorum :) Neyse yaparsındı yapmazsındı derken "bak" dedim. "Eğer yarın bir bira içtin sızdın beni aç bıraktın diye dalga geçersen yarın karışmam. Ben sana kırk kere sordum hazırlayım mı diye ahanda bütün evin eşyaları şahit istemiyorsun.(Buraya + parantez açıyorum ki "yapacak olan kadın 40 kere sormaz kalkar yapar" racon böyle biliyoruz ama insaf bütün haftanın yorgunluğu çıkıyor yani) Benden günah gitti." dedim zaten dememle tekrar uykuya dalmam bir olmuş. Hahahaha :) Pazar sabahı da saat 6 da dıpçık gibi (zımba gibi - bomba gibi) Gözlerimi açı verdim :) O saatte uyanınca bana temizlikmi koyarrr , çamaşırmı ütümü alllah aşkına :) Saat ikiye doğru bütün işler bitmiş, kahvaltı ve gazete keyfi yapılmış güneşli bir İzmir pazarında gezmek için hazırdık. Yaa sayın okur bir bira nelere kadir oldu :)

16 Şubat 2012 Perşembe

Macaron Tadında...


Herkeslere günaydınlar :) Bugün İzmir parçalı bulutlu, kasvetli, ha yağdı ha yağacak yağmuru bekleyen bir çocuk gibi... Buna rağmen nedense ben aşırı derecede enerjiğim :) Dün akşam Kuzey Güney günüydü. Eşimle birlikte izlerken kendimizden geçtik valla. Çok heyecanlıydı. Hele son sahnesi bombaydı. Kuzey adamın ağzından Simay adını duyunca ben bir heyecanlanmışım ki sormayın zaten malumunuz o sahnede son sahneydi. Bugün benim için oldukça yoğun bir gün. Akşama kadar bir karikatür festivaline katılmam gerekiyor. Fotoğraf ve video çekimleri yapılacak. Koştur koştur geçecek bir gün ama benim keyfim ve enerjim yerinde çok şükür ;)
Şimdi diyeceksiniz ki başlıkla ve yazdıklarınla fotoğrafın ne alakası var. Şuana kadar bir alakası yoktu ama canlarım bir çoğunuz İstanbul'da bu güzelim macaronların tadına varırken Şu İzmir'in ortasındaki ben gariban hala tadını bilmem yahu :) Dün takıldı aklıma. O kadarda merak ediyorum. Ne diye hele alıp da bir tadına bakmadım. Hiç denk gelmedi herhalde. Zaten İzmir'de öyle çok bilenen bir şey değil. Ben sağ olsun İstanbullu arkadaşlardan öğrendim. İzmir'de de bir iki pastane satıyormuş zaten. Aklıma yazdım. Bulduğum ilk fırsatta alıp tadına bakacağım. Öve öve bitirilemediği kadar varmıymış bakacağım. Umarım tadı da şu aşağıdaki görüntüsü kadar güzeldir canlar... Sevgiyle kalın... 

14 Şubat 2012 Salı

Aşkın BİZ Olma Günü...

İçim içime sığmıyor. Kalbim pır pır atıyor. 
İş yoğunluğu, stres, günlük koşturmacalar arasında
14 şubat bahanemiz oldu
AşK içimize sığmadı taştı coştu :)
Benimle aynı duyguları paylaşan
Kalbi kalbimde
Gözleri gözümde
Bir ömür boyu elimi tutacağına inandığım canım EŞİM
İyi ki varsın! İyi benimlesin!
Seni çok ama çok seviyorummmmmm
Bugün aşıklar günü yanı sıra BİZ olma gününü kutluyoruz.
2 yıl önce tamda bugün iyi ki evlenme teklif etmişsin 
bende iyi ki kabul etmişim :)



Aşkın Adı SEN !!!

Ben bir SEN'dir tutturmuşum 
Oh ne iyi
SEN'li içkiler içip 
Sarhoş oluyorum ne güzel 
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin 
Biraz SEN sürüyorum güzelleşiyor 
Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum 
SENin üstüne 
Saatim her zaman SANA'A beş var 
Ya da SEN'i beş geçiyor 
Ne yana baksam gördüğüm o 
Gözümü yumsam aklımdan SEN geçiyor 
Bana sorarsanız mevsimlerden SENdeyiz 
Günlerden SENertesidir 
Odur gün gün beni yaşatan 
Onun kokusu sarmıştır sokakları 
Onun gözleridir şafakta gördüğüm 
Akşam kızıllığında onun dudakları 
Başka adamı övmeyin yanımda gücenirim 
SEN'i öveceklerse ne ala, oturabilirsiniz 
Bir kadehte sizinle içeriz SEN'li İki laf ederiz 
Onu siz de seversiniz benim gibi 
Ama yağma yok 
SEN'i onlara bırakmam 
Alın tek kat elbisemi size vereyim 
Cebimde bir on liram var 
Onu da alın gerekirse 
Ben SEN'i düşünürüm, üşümem 
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar 
Parasızlık da bir şey mi 
Ölüm bile kötü değil 
SENsizlik kadar... 
Ona uğramayan gemiler batsın 
Ondan geçmeyen trenler devrilsin 
Onu sevmeyen yürek taş kesilsin 
Kapansın onu görmeyen gözler 
Onu övmeyen diller kurusun 
İki kere iki dört elde var SEN 
Bundan böyle dünyada 
Aşkın adı SEN olsun

SEVGİLİLER GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN :)

Not:Sizlerle paylaşmış olduğum şiir Ümit Yaşar Oğuzcan'ın
"Milyon Kere Ayten" şiirinin 
benden eşime uyarlanmış halidir :) 


Sevgililer Günümüz

Öyle sevdim ki seni. Öylesine saf… Öylesine temiz… Yüreğimin benliğimin en çocuksu haliyle sevdim. Nasıl korkmuştun beni ilk tanıdığında, âşık olmaktan, sevmekten… En çokta güvenmekten. Saatler, günler, haftalar geçiyor. Geçtikçe bana âşık oluyordun. Âşık oldukça seviyordun. Sevdikçe güveniyordun. Güvendikçe inanmak istemiyordun. Her anı her saniyeyi irdeliyordun taşın altında sorun arıyordun. Bir aşk, bir sevgi, bir insan bu kadar gerçek olamaz diyordun. Kalbini tüm gücünle saklıyor bana açmaktan çekiniyordun. Bir of çekseydim yıkılırdı karşıki dağlar. Seviyorummm uleeenn aşığımmmm diye haykırmam gerekiyordu. Gerekiyordu ki sen bende ki cesaretle cesaretlenesin. İki ay geçmişti kalbinde taşan sevgiyi saklayamaz olmuştun. Ansızın tutmuştun kollarımdan seviyorum seni demiştin. Çölde bir damla suyla yetinirken coşkun sellere kapılmıştım o iki sözünle. Bende seni diye haykırmış sımsıkı sarılmıştım. O kadar sıkı sarmışım ki kalbinin kalbimde çarptığını bugün gibi hatırlıyorum. Dakikalarca birbirimizin kollarında hayattan kopmuş kendi dünyamıza dalmıştık. Sonra… takvimler bugünkü gibi 14 ŞUBAT’ı gösteriyordu. Sabah kahvaltıyla başlayan günümüzde bir garip haller içinde kıvranıyordun. Uygun zamanı kolluyor ama bir türlü tutturamıyordun. Ta ki…  saatler gece yarısını yaklaşırken… İlk tanıştığımız yerde… Nasıl da heybetli bir yerdi. Bütün İzmir ayaklarımızın altında… Senden ve bende başka kimse yokken, buz gibi havada… Birden sözcükler döküldü ağzından. Elinde janjanlı bir jiletinle sarılmış süslenmiş kutuyu açmaya çalışıyordun. Çok güzel sözler söylediğini biliyorum ama net olarak duyamıyordum. Birlikteliğimiz… seni seviy… iyi günde – kötü gü… her zaman.. bir ömür boyu… sözcükler kesik kesik kulağıma geliyor beynim algılamaya çalışıyor, derken…
Yüzüğü parmağıma taktın

BENİMLE EVLENİRMİSİN diye gözlerimin içine bakıyordun.

Tüm İzmir ayaklarımız altındayken senin huzurunda yıldızların şahitliğinde tam 3 kere 
EVET EVET EVET diye haykırmıştım. 

Kalbim ve aklım bedenimden çıkmış yan tarafta dans ediyorlardı. Gözyaşlarım mutluluk temsili olarak yanaklarımı imzalıyorlardı.

Aradan tam 2 yıl geçti. Takvimden eksilen her gün yüreğimdeki sevgiye bir parça daha eklerken, seni bana veren Allaha binlerce kere şükürler olsun Aşkların en güzeli. Seni seviyorum ve ölene kadarda seveceğim.

SEVGİLİLER GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN


10 Şubat 2012 Cuma

Denizden Gelen Esintiler

Bizim evde de baya bir esinti varmış :) Bir taraftan Paristen gelen esinti... Bir taraftan denizden gelen esinti... Küçükken denize gittiğimiz zaman bol bol yüzüp oynayıp yorulduktan sonra fix olarak deniz kabuğu ve küçük beyaz taşları toplamaya başlardık. İşin enteresanı onca topladığım şeyler şimdi nerede hiç bilmiyorum :) tamamen deniz kabuklarıyla yapılmış bu çerçeve ayna evimin en güzel objelerinden biri.


9 Şubat 2012 Perşembe

18'lik de Tam Benlik

Şimdi diyeceksiniz ki; Evlendin koskocaman kadın oldun hala şeker kız candy tarzında takılıyorsun :) Napayım ama yaa içimdeki genç kız ruhunu görseniz bana hak verirdiniz :) Şunun güzelliğine bakarmısınız nasıl da hanım hanımcık cici cici duruyor. Ah bana da ne kadar yakışır yahu :) Bi de esmerim ya bu soft renkler bana çok süper olur vallahi.. demedi demeyin :) 


Victoria Secret

Ahh bu dünyaya inen bütün melekleri toplayan Victoria Secret çalışmış didinmiş 2012 Sevgililer Günü özel koleksiyonunu hazırlamış mükemmel çekimlerini tamamlamış.
Yine sıra dışı
Yine iddialı
Yine seksi
Ve işte Victoria Secret 2012 Sevgililer Günü özel koleksiyonu

8 Şubat 2012 Çarşamba

Paris'ten bir Esinti

Çok sevdiğim bir dostum sağ olsun her gittiği yerden bana bir hatıra getirir. Son gittikleri Paris gezisinden getirmiş olduğu bardak altlıklarını amacının dışında dekoratif aksesuar olarak kullanıyorum. O kadar güzeller ki... Her birinde Paris'ten izler var...  
AşK şehri Paris... Hayaller ülkesi... Bir türlü gitmek kısmet olmasa da Dostumun çekindiği fotoğraflara ve bunlardaki ayrıntılara bakarak gidip görmüş kadar oldum :)

Boutique Accessories

Evet arkadaşlar geçtiğimiz günlerde Boutique Accessories'ın sahibi sevgili arkadaşımın yanına uğramıştım.
Tamamen özlem gidermek biraz sohbet biraz muhabbet için :) Tabikisi böylesi bir yerden eli boş çıkmak pekte mümkün olmuyor bir kez daha anladım :) Bir biriden mükemmel takıların arasında kendimi kaybetmişken bir kolye, bir küpe ve bir yüzükle kendimi tatmin etmiş oldum :) Altın rengi ve yeşili her zaman birbirini yakıştırmışken bu kolyeyi es geçemezdim. Geçmedim de zaten. Yeşil zincirler aynı zamanda altın yaldızlı pırıltılara sahip. Bir çok kıyafetle rahatlıkla kombine edebildiğim bu kolye favorilerim arasındaki yerini aldı. Gerçi Boutique Accessories daki bütün ürünler favori olmaya aday ama dükkanı komple alacak param yok :) En güzeli yavaş yavaş azar azar kimselere sezdirmeden Boutique Accessories 'ı fethetmek :)
Bu kolye ile kullanabileceğim gibi bir çok kolyeyle kombine edebileceğim çok şık ve çok kullanışlı küpelerim ise içi tamamen dolu olduğu için zengin duruyor. ve yine küpelerim tabikisi altın rengi...
Eğer sizde Boutique Accessories ürünlerini merak ediyor ve görmek istiyorsanız tabiki sadece benim aldıklarımı değil neredeyse bütün mağazadaki ürünleri :) Blogumun sağ tarafındaki Boutique Accessories logosuna tıklaya bilirsiniz. Böylece Boutique Accessories Facebook sayfasını ziyaret edebilirsiniz. 





En'style Clutch

Sevgili En'style sınırlı sayıda üretilmiş ve elinde birer tane kalmış olan clutchları hediye etmek istiyor. Eğer sizde bu clutchlara sahip olmak istiyorsanız buradan buyurun >>tık tık



7 Şubat 2012 Salı

"Vintage=İkinci El" Değildir


Günümüzde gerek dekorasyon da gerekse moda da vintage akımına kapılmayanınız yoktur herhalde. Soluk ve soft renkler, dallı güllü çiçekler, minik serçeler kanaryalar…

Lakin nedir bu vintage?
Birçok kişi için ikinci el ürünlerin vintage olduğu sanılsa da; vintage ikinci el ürün demek değildir. Ürünün alındıktan sonra bir kere ya da on kere kullanılması fark etmez o ürün artık ikinci el olmuştur. Bir sezon önce ya da bir ay önce aldığınız ve bir kere kullandığınız ürün artık ikinci el değeri kazanmıştır. Nasıl ki milyarlar verip sıfır olarak aldığınız bir araca plaka taktırdığınızda anda artık sıfır olarak aldığınız fiyata satamazsanız aynı şekilde alıp poşetini açtığınız bütün ürünler ikinci el etiketini yemeye mahkûmdur. Bu nedenle vintageden ayrı piyasada birçok ikinci el dükkânı ve ikinci el satış sanal mağazası bulunmaktadır. Malumunuz ki birçok bayan bir kez giydiği kıyafeti bir daha giymek istemiyor. Her ne kadar benim tasvip ettiğim bir şey olmasa da para var huzur var sözüyle bağdaştırılabilir bir davranış biçimidir:)
Oysaki vintage, en az 20 – 25 yıl öncesine ait, eskimiş, yıllanmış lakin değerli ve marka özelliğini koruyan ürünlerdir. Vintage, eski yıllara ait bir dönemi yansıtma özelliğini korumalıdır. Bu nedenle vintage ürünler elde etmek oldukça zor ve maddi açıdan külfetlidir. Tabi ki ürünün gerçekten vintage değeri taşımasını istiyorsanız. Yoksa günümüzde birçok mobilyacı vintage özellikleri taşıyan mobilyalar yapabildiği gibi birçok modacıda yine günümüz kumaşlarını kullanarak eskiye ait kalıplar ve modeller çıkararak vintage çalışmalar yapmaktadır. 

14 Şubat'da LeoNa


Biz bayanlar;
"Her sene aynısı"
"Yine mi yemeğe çıkacağız?"
"Bu sene şaşırt beni!" 

ya da

Siz erkekler;
"Alacak ne yüzük kaldı ne parfüm! ne alacağım ben bu sene"
"Hadi hediyeyi geçtim şöyle okkalı bir sürpriz hazırlasam hediyeyi unutur nasıl olsa"
"Bu ne ya neden hep erkekler sürpriz hazırlamak zorunda valla anlamıyorum. Bu senede ben bekliyorum değişik hatta çook değişik bir sürpriz!!"

Bu Sevgililer Gününde yine aynı konuşmaları yaşamak istemiyorsanız, Leona Sevgililer Günü facebook uygulamasına davetlisiniz! Sevgilinizle birlikte unutulmaz bir 14 Şubat yaşama fırsatını kaçırmayın!

Uygulama 10 Şubata kadar sürecek. Sevgiliniz hakkında soruları cevaplayın, Leonayı kazanmanız için ikna edin, sevdiğinize 14 Şubatta mükemmel bir sürpriz yapma şansı yakalayın!
*Bu uygulamada 24+ yaş sınırı vardır.

http://www.facebook.com/LeonaSaraplari
https://apps.facebook.com/leonasevgililergunu

6 Şubat 2012 Pazartesi

14 Ş-U-B-A-T

Aman Tanrım sevgililer gününe ne kadar az kaldı yahu !! Üstelikte benim daha ne aklımda bir hediye var nede hazırlamak için tasarladığım bir süpriz :( her sene aylar öncesinden başlardım hazırlığa çünkü genelde el emeğiyle süprizler hazırlardım. Geçen seneki sürprizi mi hatırlıyormusunuz? 

Öncelikle günün anlam ve önemine uygun kalpli güzel bir kutu bulmuştum
Daha sonra renkli küçük kağıtlar kesip her birinin üzerine ona olan aşkımı ve sevgimi anlatan güzel sözler yazmıştım ve hepsini yazı içte kalacak şekilde katlamıştım.

Katladığım kağıtları kalpli kutunun içine koydum 
ve işte sürpriz AşK Kutusu hazır.
Her sabah uyandığında bir tane kart seçip okuyor,
Yepyeni bir güne benim aşk dolu sözlerimle başlıyordu.
Ne kadar romantik değil mi :) Eğğ sonuçta yılda bir kez sevgililer günü!! romantizmin dibine vurmaktan kaçınılmamalı bence :)

Valla bir hafta süre kalmış Sevgililer Gününe... En hızlısından bir plan proje yapsam iyi olur. Yoksa doğaçlama bir gün olacak :) Amaaeenn zaten zaten 14 Şubat Salı gününe denk geliyor. Bütün mekanlar 11 Şubatta programlar düzenliyor. Bende günü gününde kutlamayı severim. Durun bakalım daha az biraz zamanım var bir gelişme olursa haberdar edeceğim sizleri;)



"İnci Yaka" Yaptım

Nasıl moda oldu yakalar... Ne zamandır takip ediyorum. Bakıyorum beğeniyorum. Sonra dedim ki kendi kendime "bende yapabilirmiyim acaba?" Yaptım :) 
İlk olduğu için, emekle tek tek uğraştığım için pek bi beğendim, mutlu oldum :) Bazı pürüzler var ama yinede güzel oldu yahu yada ben kendime toz kondurmuyorum. Hevesim kırılmasında devamını getireyim diye kendi kendimi gazlıyorum. Takıp Takıp geziyorum vallahi :)
Çok sevdim ben bu işi :) Bir sürü fikir geldi aklıma. Değişik değişik modeller :) Bir yenisine başlayacağım en yakın zamanda ama yeni tasarım bundan çok farklı olacak yapabilirsem tabi :) 
Neden yapamayım dimi ama olur olur çok güzel olur :)

Pazartesi Sendromu

Tünaydınnnlar hepinize :)
Malum bugün pazartesi olunca sabahtan bir haftalık işlerin toparlanması uzun sürdü. Bugün pazartesi sendromu herkeslere uğruyordur. Birde ek olarak sömestr tatili bitti ve bir sürü bir sürü çocuk okullarının ikinci yarı yılına başladı. Bütün öğrencilere 2. dönemde başarılar diliyorum. Kendim için de şükrediyorum valla ne yalan söyleyeyim :) Okul hayatı bitti dersler ödevler sınavlar... Hiç haz etmedim doğruya doğru.! Varsa yoksa arkadaşlarla gırgır şamata, kantin sohbetleri, servis eğlenceleri, boş derslerde vur patlasın çal oynasın :) yok yok hiç sınıf tekrarım yok :) Hiç sınıfta kalmadım yani :) nasıl oldu valla bende bilmiyorum ama her zaman kendime ve geçmeme yetecek notu aldım. Fazlasında ise gözüm olmadı :) Ama şu da bir gerçek ki hayata atılınca çalışma hayatının bu kadar kasacağını bilseydim üniversite son sınıfta bir iki ders bırakırdım geç mezun olmak için. Üniversite yılları öğrenim hayatımdaki en güzel yıllardı. Kurmuş olduğumuz arkadaşlıklarımız hala sürmekte ki bir ömür boyu sürmesi temennimiz. 
Herkeslere güzel bir hafta diliyorum ve salı gününden sonra tekrar soğukların geleceğini duyuyorum. Bu yüzden hepinizi şimdiden vitamin depolamaya davet ediyorum. Taze sıkılmış bir portakal suyu benden size gelsin ;)

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...